Bu yılki Londra Ambalaj Haftası öncesinde, Easyfairs markasının ambalajlardan sorumlu genel müdürü Renan Joel, işletmelerin hızla değişen dünyada güncel kalabilmek için Z Kuşağı ile bağlantı kurmasının öneminden bahsediyor.
Z kuşağına ulaşabilmek; daha sorumlu ve çevre dostu olmak, güncel teknolojilere özgün bir şekilde uyum sağlamak ve dikkat çekici, güzel görünümlü ambalajlar yaratmak anlamına geliyor.
Y kuşağı ana akıma kapılmış giderken Z kuşağı yetişkinliğe adım atıyor. Bu dijital ve sosyal nesil yeni alışveriş davranışları sergiliyor ve markaların tüketicilerle etkileşim şeklini değiştiriyor.
Renan Joel, 2020 yılından bu yana ambalaj bölümünün genel müdürlüğü görevini yürütüyor ve Z kuşağının sektörün geleceğini nasıl şekillendirdiğini anlatıyor.
Dünya nüfusunun yaklaşık %26’sı ya da yaklaşık iki milyar insan Z kuşağına mensup.
Çalışkan, sosyal bilince sahip ve pazarlama aldatmacalarına şüpheyle yaklaşan bu kuşak, kendinden öncekilerden farklı bir kimlik oluşturuyor. Bazılarına göre onlar yakın tarihin en yanlış değerlendirilmiş insanları. 1990’ların ortalarından bu yana doğan Z kuşağı, diğer tüm kuşaklardan daha çeşitli ve daha güçlü ve iş modellerini ve pazarlama departmanlarını alt üst etmeye devam etmekte.
Z kuşağı tüketimin geleceğini şekillendiriyor
Ambalaj tasarımına ilişkin tartışmalar, söz konusu kitlenin değerlendirilmesiyle başlamalıdır. Z kuşağını satın alma noktasında yönlendiren nedir? Kimler aldıkları kararları etkiliyor? Ve perakendeciler onların dikkatini çekmek için ne yapabilir?
Z kuşağı artık trend tüketici davranışları konusunda diğer tüm kuşaklar için bir ölçüt oluşturuyor. Ve ambalajlama, bu kültürle uyum ve değer yaratmaya odaklanmak için uyum sağlamanın ve güvenilirlik oluşturmanın bir yolunu arıyor.
Anket üstüne anket, gençlerin iklim bilincine sahip yeni davranışları sadece günlük yaşamlarına dahil etmekle kalmayıp, uzun vadede de bu işin içinde olduklarını gösteriyor. Z kuşağı, sağlam ilkelere sahip olan ve dünyayı iyileştirmek için var olan şirketlere yöneliyor.
Z kuşağındaki insanlar şu anda 20’li yaşlarının ortasındalar, genellikle teknoloji meraklısı ve bilinçli satın alma kararları vermeye alışkınlar. Diğer kuşaklara kıyasla kararlar konusunda daha pragmatik ve analitikler; çevrelerinde neler olup bittiğini bilmeye ve kontrol sahibi olmaya değer verirler. Ambalajda şeffaflık bunu başarmanın bir yoludur.
Sürdürülebilir ambalajlama artık Z kuşağı tüketicileri için olumlu bir sinyal olduğundan, işletmeler tüketici talepleri ve sosyal sorumluluk nedeniyle giderek daha fazla sürdürülebilir ambalajlamaya yöneliyor.
Ambalajı ve/veya ürünü üretmek için kullanılan malzemeleri veya süreci listeleyerek ve tüketiciye ambalajı bittikten sonra nasıl yeniden kullanacağını, geri dönüştüreceğini veya kompost yapacağını söyleyerek ambalaj yoluyla sürdürülebilirlik iletişimi sağlamaya çalışıyıorlar.
Z kuşağının ekosistemi, daha önceki tüm kuşaklardan çok daha karmaşık ve çeşitli; bu da herhangi bir pazarlamacının ayak uydurması için göz korkutucu olabiliyor. Daha seçiciler ve şeffaflık, kültür, medya, pazarlama, topluluk sağlığına odaklanmış durumdalar.
Ancak büyük zorluklarla birlikte büyük fırsatlar da gelir. Eğer bu yeni nesli anlayabilirseniz ve onlara ulaşma konusunda rakip firmaların önüne geçmeniz için bir fırsat ortaya çıkartmış olabilirsiniz.
Geçmişiniz ne kadar benzersiz ve cesur olursa o kadar iyidir. Ambalajın zararlı unsurlarını en aza indirmek, geri dönüştürülebilir bileşenlere geçmek, plastikleri atmak ve müşterilerinizi ambalaj malzemelerini yeniden kullanmaya teşvik etmek günlük rutininiz olmalı.
Yüksek idealler ve dijital ürünler
Mobil öncelikli ve sosyal bilince sahip bu gruba ulaşmak için sadece Y kuşağına yönelik planlarınızda ince ayarlar değil, gerçek bir değişim gerekiyor. Peki ambalaj, markaların bağlantı kurmasına ve iletişim kurmasına nasıl yardımcı olabilir? Başlangıç olarak, güçlü ve duygusal ambalaj deneyimleri yaratarak başlayabilirsiniz.
Z kuşağı, markalar tarafından birey olarak görülmek ve satın aldıkları şirketlerle bire bir ilişki içinde olduklarına inanmak istiyor.
Kendilerine özgü ilgi alanlarını dikkate alan ve ihtiyaçlarını öngören kişiselleştirilmiş bir deneyim istiyorlar. Sonuç olarak, markalar sürükleyici ürün deneyimleri yaratmaya, dijital ve içerik çıktılarını iyileştirmeye ve ek değer yaratmaya odaklanmalılar.
Bu dijital nesilde olduğu gibi, hayatınız boyunca size karşı pazarlama kampanyaları yapıldığında, markaların iddialarına şüpheyle yaklaşma olasılığınız artıyor. Dolayısıyla, şeffaflığı arzuluyor ve daha iyi bilgilendirilmek istiyorsunuz. Markalarla iletişimlerinde, ürünlerinde ve ambalajlarında daha yüksek bir özgünlük standardına tabi tutuyorlar.
Z kuşağı, diğer kuşaklardan temelde farklı estetik ve değer arıyor. Markalar öne çıkmalı fakat bunu önemli nedenlerle yapmalıdırlar. Geleneksel yöntemlere meydan okumalı ve daha çağdaş, bazen kuralları yıkan bir yaklaşıma doğru evrilmelidirler.
Görsel dikkat her zamankinden daha değerli. Cesur, parlak, ‘kendinden geçmiş’ renkler: eğlenceli, kendinden emin ve korkusuz olan yüksek doygunlukta, keskin neonlar. Bu özel trend şu anda özellikle içecek ambalajlarında yaygınlaşıyor. Z kuşağının dünyası hızla Instagram’ın kaygan mükemmeliyetçiliğinden, karalanmış tipografi ve basit, tuhaf etiketlerle daha anarşik, rahat bir estetiğe doğru kayıyor,
Değer yargıları, akıllı ambalaj üretme çılgınlığı, kapsayıcı ve özgün tasarım, keyfine düşkünlük ve karbon ayak izi, markaların rakiplerine karşı sert rekabeti koşullarında etkili ve güncel kalmasını zorunlu kılıyor. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken şey ambalajın trendlere çok fazla bağlı kalması da tehlikelidir. Trendlerin sınırlı bir ömrü vardır ve kaçınılmaz olarak azalmaya başladıklarında, insanlara bıkkınlık vermeye başlayabilirler.
Bu konuda daha detaylı bir yazıyı sonrasında paylaşacağız.
Londra Ambalaj Haftası, önümüzdeki 12 ay ve sonrasında ambalaj tasarımı, markalaşma ve malzeme inovasyonu dünyasını nelerin beklediğini ortaya koyan kimliği nedeniyle markalar, yenilikçiler, tasarımcılar ve yaratıcılardan oluşan küresel bir ağın kalbi olarak görülebilir.
